Sağlıkta Yönetici Atamaları ve Performans Karnesi

Posted by: Sedat Bostan 4 yıl ago

Ülkemizde sağlık reformu 2002 yılında başlayıp 2012 yılına kadar devam etti. Bu süreçte kamu hastaneleri Sağlık Bakanlığı bünyesinde birleştirildi. Hekimlerin aynı anda kamu hastanelerinde çalışıp, özel muayenehane açmaları engellendi. Hekimler özel veya kamu arasında tercih yapmaya zorlandı. Kamuda, hekim seçme hakkı, performans sistemi gibi yeni uygulamalarla beraber kamu hastanelerin bina ve teknolojileri yenilendi.  En önemlisi “hasta merkezli” sağlık hizmeti sunumunu ön plana çıkarmaya yönelik düzenlemeler yapıldı.

Bu reform çalışmalarının sonucu olarak 2011 yılında 663 sayılı KHK ile kamu sağlık tesislerinin yönetim anlayışı değiştirildi. Gerçi 663 çıktıktan hemen sonra yasanın temel olarak getirdiği illerde sağlık örgütünün üçlü yönetim yapısından pişman olunmuştu. Ne yazık ki, yasanın etkin uygulanması mümkün olmamıştı. Çünkü yasayı yapma gerekçelerine sahip yöneticiler yönetim kademelerinden uzaklaşmış, doğan çocuk sahipsiz kalmıştı.  Sistemin değiştirilmesi 2017 yılında gerçekleşti. Hiçbir hazırlık olmadan bir gece aniden bu uygulamadan vazgeçildi. Fakat 663’ün getirdiği sözleşmeli sağlık yöneticileri atanması uygulamasının devamına salık verildi.

Sözleşmeli yönetici düzenlemesi kamu yönetiminde önemli bir yeniliktir. 657 anlayışıyla üst düzey yönetici atamalarında, koltuklar hasbelkader asaleten atanan yöneticilere yapışmaktadır. “Kazanılmış hak” kuralı gereği, bir türlü bu üst düzey yöneticilerden koltukları ayırmak mümkün olmamaktadır.

Halbuki seçilen politik iradelerin kendileriyle çalışacak olan il müdürleri, bakanlıklarda genel müdürler gibi üst düzey yöneticileri atayarak çalışma ekiplerini oluşturmaları gerekir. Toplum karşısında vadettikleri ve belirledikleri politikaları uygulayabilmeleri, başarı veya başarısızlığın sahipleri olmaları ancak böyle mümkün olacaktır. Fakat bu atamaların belirli kriter olmadan, deneyim aranmadan “taraftar” anlayışıyla yapılması kurumsal hafıza kayıplarına ve çöküşlere neden olduğu da bilinmektedir.

Sözleşmeli yöneticilik, politik iradeye ekip kurma imkânı sağlaması ve yöneticiliğin kişilere yapışıp kalmaması, dönemsel olması kazanımını getirmektedir.

Kamu sağlık hizmetlerinde bakanlık ve il düzeyinde sözleşmeli atanan yöneticilerin önemli bir kısmı hekimlerdir. Bakanlık düzeyindeki üst düzey yöneticilerin ağırlığı hekimlerdir. İllerde il sağlık müdürleri, ilçe sağlık müdürleri, çoğu kez başkanlar, başhekimler, başhekim yardımcıları hekimlerden atanır. Sağlık Bakım Hizmetleri Müdürleri hemşirelerden atanmaktadır.

Hastanenin işletmecilik yapılarını yöneten İdari ve Mali İşler Müdürleri için ülkemizde sağlık yönetimi lisans mezunları yetiştiriliyor. Sağlık yönetimi lisans mezunlarının hastane idari ve mali işler müdürlüklerine talip olabilmeleri için öncelikle KPSS ile kamu hastanelerine çalışan olarak alınmalılar.  Fakat sağlık yönetimi lisans mezunları KPSS ile kamu hastanelerine alınmadıklarından, hastanede çalışma deneyimini elde ederek idari ve mali işler müdürlüklerine talip olma hakkını elde edemiyorlar. Açık öğretim sayesinde kamu hastanelerinin idari ve mali işler müdürlüklerine herkes atanıyor.

663 ile başlayan sözleşmeli sağlık yöneticilerinin performansları ölçülüyor. Sözleşmeli sağlık yöneticilerinin başarı karnelerinin olması kamu yönetiminde yasal olarak ehliyet arandığını gösterir. Uygulamada durum nedir?

Dönemsel olarak hazırlanan bu karnelerin sözleşmeli sağlık yöneticisi atamalarında ne kadar etkili olduğunu bilen var mı?

Bu güne kadar düşük performans puanı alan ve bundan dolayı sözleşmesi bittiğinde sözleşmesi yenilenmeyen veya sözleşmesi fes edilen var mı?

Şayet bütün yöneticilerin iyi performans karnesine varsa hangi kriterlere göre yöneticiler yol veriliyor?

Bilen varsa açıklar mı?