Rızık, güvenlik ve sağlık insan hayatının en önemli bileşenlerindendir. İnsanın dünyada oluşturduğu kendi âlemi içerisinde her ne varsa bir şekilde bu üç kavramla ilişkilidir. İnsan rızık (geçim) ihtiyacını sağlıklı ve güven içerisinde karşılayabildiği vakit kendini mutlu ve huzurlu hisseder. İnsan kendi dünyasında, bu üç kavram için üç sistem oluşturmuştur. Bunlar; ekonomik sistem, güvenlik sistemi ve sağlık sistemi, her üç sistemde sosyal sistemlerdir. Her üç sistemde hayata dair her şeyle ilişkilidir. Karmaşıktır.
Sosyal bir sistem olan sağlık sistemi, bir takım hizmet grupları, finansman, destek unsurlar ve tasarım mekanizmaları alt sistemlerinden oluşur. Varlık nedeni insandır. Temel amacı insanların sağlıklı yaşamlarını sürdürmesini sağlamaktır. Öncelikli hedef kitlesi sağlam insanlardır. Bu nedenle öncelikle koruyucu ve sağlığı geliştirici hizmetlere yönelmelidir. Tedavi ve rehabilitasyon hizmetleri sağlıktan sapmalarda başvurulacak tali hizmetlerdir.
İnsanlar sağlıklı olmak isterken, yaşadığı coğrafya, örf, adet, inanç, gelenek, kişisel özellikler, ekonomik ve teknolojik durum ve içinde yaşadığı yönetsel sistemden etkilenir. Her insanın psikolojisi ve davranış tarzları vardır. Her insan topluluğunun sosyolojisi ve kültürel bir genetiği bulunur. Bu özellikler sağlık hizmetlerinin yapılandırılmasında göz önünde olması gereken şeylerdir.
Örneğin üretim şekilleri ve üretilen ürünler ile beslenme alışkanlıkları arasında sıkı bir ilişki vardır. Beslenme alışkanlıklarıyla da sağlık arasında bu sıkı ilişki devam eder. Fakat beslenme alışkanlıklarını belirleyen başka birçok sosyal ve kültürel ve kişisel etkende söz konusudur. Sağlıklı yaşamanın en birinci adımı ise sağlıklı beslenme alışkanlıklarına sahip olmak ve sağlığa zararlı madde kullanım alışkanlıklarından korunmuş olmaktır. Sağlık sisteminin belki de en birinci yüklendiği görevi bunu sağlamak olmalıdır. Görüldüğü gibi görev net, olay karmaşıktır.
Ülkemizde sağlık sistemi daha çok “hasta ol gel, seni iyileştirmeye çalışayım; iyileştireme semde benim kollarımda öl” yaklaşımına sahip gibi görünüyor. Koruyucu ve sağlığı geliştirici hizmetler, sağlık danışmanlığı, eğitimi ve aile hekimliği hizmetleri her geçen gün kan kaybederken, hastane şehirleri kuruluyor. Tedavi edici sağlık hizmetleri, gelişen teknolojiyi de içine katarak devleşiyor. Sadece 70-100 yıl önce bir hekimin çantasına sıkışan hastane şimdi gökdelenlere bile sığmıyor.
Sağlık sisteminin tasarımı ve yapılandırılması ne yazık ki sağlığın teknik bir sistem olduğu üzerinden yürüyor. Yapılandırmada görev alan karar verici ve üst düzey yöneticilerin çoğu uzman hekim. Uzman hekim tedavi edici hizmetler için yetiştirilmiş, en üst düzey teknik personel. Elbette bildiğini yapıyor. Daha iyi, daha büyük, daha teknolojik hastaneler kurmak için çaba gösteriyor. Şehirleşmiş hastaneler kuruyor, tedavi hizmetlerini ön plana çıkartıyor. Bunlara kısmen ihtiyacımız olduğu kabul edilse bile, “önceliğimiz mi?” sorusuna cevap olmuyor.
Sağlıklı yaşama ve yaşlanmanın yolu hastane ve ilaca para harcamak değildir. İnsanlara sağlıklı bir çevre sağlamak ve sağlıklarına olumlu katkı yapacak yaşam alışkanlıkları kazandırmak esastır. Bunun için sağlık sisteminin tasarım, yapılandırılma ve yönetiminde, sağlığın sosyal bir sistem olduğu gerçeğinin yansıtmak gerekir. Sosyal bir sistem olan sağlık sisteminin karar yapma ve yönetme süreçlerinde mutlaka sosyal bilimciler ve yöneticiler yer almalıdır. Sağlıkta sosyal olgular teknik olgulardan daha öndedir. İnsanımızın sağlığı için daha az etkili, çok daha pahalı ve yorucu tedavi edici hizmetlerin önceliğinden vaz geçilmelidir. Koruyucu ve sağlığın geliştirilmesi hizmetleri önemsenmeli, aile hekimliği sistemin merkezi haline getirilmelidir.
Sağlık hizmetleri insan içindir ve insan sosyal bir varlıktır.