Yönetme Korkusu/Fear of Managing

Posted by: Sedat Bostan 5 yıl, 7 ay ago

Korku, kişisel bir ruh hali olup, çoğu zaman bizleri yapacağımız şeyden vazgeçirir, geri döndürür, hareketsiz kılar. Kişisel davranışlarımızı açıklayan, bahanelerimizi oluşturan yegâne sığınaktır. Medeni cesaret göstererek korkunun üzerine gidip, korkunun oluşturduğu karanlık ruh halinden kurtulmak nadirdir. Gündelik hayatta ortaya çıkma ihtimali yok denecek kadar küçük olan şeylerden bile, yaşamını sınırlayan çok sayıda kişiye tanık olmuşuzdur. Halbuki korku, olma ihtimali en azından dört/beşte bir veya yarımdan daha yukarı risklerden korunmak içindir.

Kişisel korkular fobi olarak adlandırılır. Asansör, uçak, dokunma, mikrop fobisi gibi, bu korkuların dört yüzün üzerinde olduğu ifade edilir. Kişisel bu korkuların, örgütsel/kurumsal yaşamda karşılıkları var mıdır? Ve ya nedir? Elbette bunları araştıranlar vardır. Ben bir yönetim bilimci olarak “Yönetme Korkusu/Fear of Managing” diye kavramsallaştırdığım bir yönetim gerçeğinden bahsedeceğim.

Yönetme korkusu yeni bir durum değil, yönetimin olduğu ilk çağlardan beri varlığı iddia edilebilir. Farklı kavramlarla yönetme korkusunun ortaya çıkardığı uygulamalar açıklanmış olabilir. Fakat bu yaygın yönetim gerçeğine bu açıdan, belki tam kitabın ortasından bakmak, olayları açıklamak için elimize yeni argümanlar verecektir. Doğal olarak sorunların çözümü içinde…

Yönetme Korkusu/Fear of Managing; Bir yöneticinin yasal mevzuat, kurumsal düzenleme, örgütsel teamül ve kültür ile kendisine tanımlanmış olan yetkilerini değişik gerekçelerden dolayı kullanmaktan, çekinmesi veya kaçınmasıdır. Yöneticinin, yönetim kademesini işgal ettiği halde statüsünün gerektirdiği yönetme erkini ve becerisini kullanmaktan korkmasıdır.

Yönetme korkusunun nedenleri şöyle sıralanabilir. Amirinden korkma; yasal güvencenin yetersizliği veya geçersizliği; belirsizlik; işgal ettiği statünün gerektirdiği donanım ve deneyime sahip olmama, yani bilgisizlik ve ehliyetsizlik;  astlarına güvenmeme; yanlış yapma, eleştirilme, başarısız görülme, ifşa olma korkusu ve makam aşkı.

 Yönetme korkusu, yönetici uygulamalarına; riskten kaçınma (risk avoidance); insiyatif almaktan korkma (fear of taking initiative);  insiyatif almaktan kaçınma (refraining from taking initiative); güvensizlik kaynaklı kötü yönetim (poor management driven by insecurity); yetki kullanma korkusu (fear of using outhority) gibi yansır.

Öyle ki yönetim korkusu olan kurumlarda rutin işleyiş dışında hiçbir iş ilerlemez. “Ne olur ne olmaz” diye yasal yetkiler kullanılmaz, belgelere imza atılmaz, taleplere olumsuz cevap verilir, işler zamana yayılır, gereksiz uzatılır, bekletilir. Hatta korku arttıkça rutin işlerin işleyişi bile sıkıntıya girer. Bürokrasi, kırtasiyecilik hat safhaya ulaşır. İşler olmayınca verimlilik ve etkinlikten bahsetmekte mümkün olmaz.

Bugün birçok kurum yönetme korkusuyla karşı karşıyadır. Mesela, mevzuata göre kamu kurumunda çalışan bir personel farklı bir kamu kurumuna geçtiğinde güvenlik soruşturması gerekmez. Fakat birçok kurum bunun aksine uygulama yapmaktadır. Birçok kurum bilimsel araştırma veya faaliyet taleplerine ya izin vermemekte veya “sonuçları biz görüp onaylamadıkça yayınlanamaz” şartını ileri sürmektedir.

Yönetme korkusunu aşabilmek, kurumsal amaçlar doğrultusunda kurumsallaşma, yasal korumanın geçerli ve yeterli olması, amirlerin yetki kullanımını desteklemesi ve yetki devri, personel güçlendirme, yöneticilerin ehliyetli olması, pozitif bir örgüt kültürü ve mesleki başarının ödüllendirildiği bir yapıyla mümkündür.

Yahya Efendinin “neme lazım be sultanım” cevabı yaygınlaşırsa, kurumsal çöküşler yaklaşır.

 

Doç. Dr. Sedat Bostan