Teknoloji Nere

Posted by: 6 yıl, 5 ay ago

Örgüt teorilerinde durumsallık yaklaşımı her ne kadar “dün dündür, bu gün bu gündür”  anlayışıyla ilkesizlik olarak yorumlansa da, aslında çevresel ve teknolojik değişikliklerin insani organizasyon yapılarını etkilediği gerçeğinin ifadesidir. Durumsallık yaklaşımıyla, çevresel veya teknolojik parametrelerde meydana gelen değişimin, bu parametrelere bağımlı varlığını sürdüren işletme ve organizasyonların yapı ve işleyişlerine etkisi açıklanmaktadır.

Buhardan faydalanarak bir takım işleri kolaylaştırma (düdüklü tencere) arayışı 1712’de Thomas Newcomen buhar makinesini yapmasıyla sonuçlanır. James Watt’ın bu makineyi geliştirmesi ve Charles Algenon Parsons buhar tirbününe dönüştürerek, gemilerde ve tekstilde buhar gücünü kullanır hale getirmesiyle sanayi devrimi başlamış oldu. Artık, kas gücünün yerine makineler kullanılabiliyordu.

Elektriğin keşfi sanayi ve teknolojik gelişmenin ikinci sıçrama tahtası oldu. 1881’ de Thomas Edison’un New York’ta elektrik enerjisi üretim ve dağıtım tesisini kurmasıyla elektriğin aydınlatma, sanayi ve günlük hayatta yaygın kullanımı başladı. Elektrik enerjisinin gücü birçok işin elektrikli makineler aracılığıyla yapılır olmasını sağlayarak kas gücüne olan ihtiyacı azalttı. İşletmeler kütle ve akış üretimi yapabilir hale geldi. İşletmelerin örgütsel yapıları ve çalışma biçimleri bu teknolojik yeniliğin hayata girmesiyle tekrar başkalaştı.

Bilgi teknolojilerinin ortaya çıkması ve bilgisayarların keşfi teknoloji gelişiminin üçüncü halkası olarak görülür. Elbette bilgisayarların keşfi de birden ortaya çıkmadı. 1603 yılından beri yapılan bir takım çalışmalar alanda önemli bilgi birikimini sağladı. Bir Alman araştırmacı olan Konrad Zuse, Z1 adını verdiği ilk elektro-mekanik programlanabilir bilgisayarı 1938 yılında kullanılır hale getirdi. Bilgisayarın ilk temsilcilerinden, ENIAC’ın (1946’da tamamlandı) 50 ton ağırlığında olduğunu biliyor muyduk? Bilgisayarlara, Bill Gates ve arkadaşının geliştirdiği ara yüz yazılım programlarıyla artık herkes tarafından kullanılabilir ve elimizde taşınır hale geldi.  Buhar ve elektrik gücü, insanın kas gücünün yerine geçtiği gibi, bilgisayarların gücü, insanın akıl ve entelektüel gücünün yerini almaya başladı. Yazılım programları bilgisayarlar da bizim yerimize birçok entelektüel işi yapar hale geldi. Böylece gündelik ve iş hayatımız önemli ölçüde değişti.

Teknoloji’de son halka, diğer bir deyişle 4.0, internetin keşfi ile bütün insanların, eşyanın ve dünyanın birbirine teknolojik bir bağ ile bağlanması şeklinde ortaya çıktı. İnternet ABD, Massachusetts Institute Tecnology’de (MIT) güvenlik projesi olarak başladı, 1990 yılından sonra dünyaya yayıldı ve ülkemiz 1993 yılında ilk internet ağına dahil oldu. İnternetin günlük hayatımızda ve iş dünyasında yaptığı değişiklikler yaşam ve iş yapma tarzlarımızı tamamen değiştirdi.

Bu gün, teknolojik değişikler baş döndürücü bir hızla ilerliyor. Giyilebilir teknolojiler, sensorlar, algı teknolojileri, robotlar, nesnelerin interneti, yapay zeka, sibernetik gibi yeni teknolojik ürünler yaşam ve iş hayatımızı yeniden yazıyor. Bizimle konuşan makineler, dışarıda havanın kararmasına göre ışıkları ayarlayan mekanizmalar, hastalıklara tanı koyan yapay zekalar, daha neler neler….

Biz bu gün okullarda, iş dünyasında, meydanlarda, kitle iletişim araçlarında neyi tartışıyoruz ve konuşuyoruz? Teknolojilerin tüketicisi olmak dışında, gelişen teknolojilere katkı koymak, geliştiren olmak adına ne yapıyoruz? Teknolojiler nere, biz nere …