İnsanlar dinlenme, görme ve bir takım ihtiyaçlarını karşılamak üzere yaşadıkları yerlerden farklı coğrafyalara kısa süreli seyahatler yaparlar. İnsanların seyahat nedenlerinden biride sağlık arayışıdır. Sağlıklarını korumak, geliştirmek, şifa bulmak ve rehabilite olmak amaçlı seyahatler sağlık turizmi içerisinde toplanmaktadır. Bu seyahatlerin önemli bir kısmı tıp dışı sağlık ve şifa arayışlarıdır. Kaplıca veya benzeri sağlık ve şifa merkezlerinde bir süre kalmak, dinlenmek ve yaşamak sağlık turizminin bir boyutudur. Medikal veya tıbbi turizm ise, teşhis, tetkik veya tedavi amaçlı yapılan seyahatlerden oluşur.
Medikal turizmin dünya genelinde önemli bir pazarı oluşmuştur. 2006 yılında 60 milyar dolarlık Pazar, 2012’de 100, 2016’da 130 milyar dolara ulaştığı tahmin edilmektedir. Katlanarak artan pazarın önümüzdeki süreçte 200-300 milyar dolarlık rakamlara ulaşması beklenmektedir.
Medikal turizm pazarının iki yönü bulunmaktadır. Birincisi ileri teknoloji ve yeni geliştirilmiş tedavi yöntemleriyle teşhis ve tedavisi zor olan hastalıkların tedavi edilmesidir. Bu amaçla yapılan medikal turizm seyahatleri, daha çok tıp teknolojisi ve tedavi yöntemlerini geliştiren batı ülkelerine doğrudur.
İkincisi, bilinen ve standardize edilmiş teşhis ve tedavi yöntemlerinden daha az maliyetle yararlanmaktır. Modern tıp teknolojisini ve yöntemlerini kullanan, hizmet kalitesine sahip, maliyet avantajlı ülkeler ise ikinci tür medikal turizm kuşağını oluşturur. Meksika, Brezilya, Kosta Rika, Tayland, Singapur, Hindistan, İran ve BAE gibi ülkeler bu pazarın başlıca aktörleridir. Son dönemde, Avrupa’da Türkiye ile birlikte, Polonya, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Letonya gibi ülkeler öne çıkmaktadır. Medikal turizm alanında özellikle Polonya örneği incelenmeye değer bir örnektir.
Medikal turizm talepleri, kalp-damar, göz, ortopedi, üreme, organ nakli, diş tedavileri ve estetik girişimlerde yoğunlaşmaktadır.
Ülkemiz sağlık turizminde bölgesinde stratejik bir konum almak için özel planlamalar yapmaktadır. Ne yazık ki, sağlıkta dönüşüm programı çerçevesinde yapılan planlamaların gerisinde kalınmıştır. Bu stratejik hedefi gerçekleştirmek için Sayın Bakan ilk adım olarak USHAŞ’ı kurmuştur. USHAŞ’ın ülkemizin sağlık, özelde medikal turizmi alanında yapacağı planlama ve yatırımları gerçekleştirmede önemli rol üstlenmesi beklenmektedir. Özellikle uluslar arası platformlarda ve hedef pazar ülkelerde yapılacak olan tanıtım, reklam ve iletişim kurma çalışmalarında etkin olması beklenmektedir.
Ayrıca ülkemizin bölgelere göre medikal turizm olabilecek merkezlerinin ve bu merkezlerde medikal turizm aklanında hizmet edecek özel ve kamu hastanelerinin belirlenmesi ve stratejik plan ve ortaklıklar üzerinden bu hastanelerin aktive edilmesi gerekir. Mesela, Doğu Karadeniz’de Trabzon ve Ordu Ortadoğu, Rusya ve Türk Cumhuriyetleri açısından medikal turizm merkezi olma potansiyeline sahiptir. Bu illerdeki özel hastaneler kendi çaplarında hedef ülkelerde bir takım çalışmalar yürütmektedirler. Fakat bu çalışmaların bütüncül bir yaklaşımla planlanıp, yürütülmesi ve desteklenmesi gerekir.
Medikal turizm ülkemiz açısından bir fırsattır. Pratikte en önemli eksiğimiz tanıtım ve seyahat organizasyonu yetersizliği; handikabımız, sağlık personelimizin yabancı dil konuşma ve hastayla anlaşma zorluğudur. En önemli tuzağımız ise, aç gözlü davranarak kısa sürede çok para kazanma adına hizmet fiyatlarında yapılabilecek aşırılıklar veya tutarsızlıklardır.
Medikal turizm hasta hakları ve güvenliğine uygun modern ve kaliteli hizmet, şeffaf ve cazip fiyat politikası ve güvenle mümkündür.