Ayşe hanımın annesi rahatsızdı. Doktor, ameliyat olması gerektiğini söyledi. Annesinin hastanede kaldığı sürede onunda annesine refakat etmesi gerekiyordu. Bu süre en az bir hafta belki de daha çok zaman alacaktı. Eşi çalışıyordu. Evde çocuklar ne olacaktı. Gurbetteydiler, başka bir yakınları da yok ki yardım alsın. Annesi kızım sakın beni orda yalnız bırakma diyordu. Annesi hastaneden ve orda başına geleceklerden korkuyordu.
Kendisi hastanedeyken çocuklara göz kulak olsunlar diye arkadaşlarından rica etmişti. Annesini hastaneye yatırdı. Görevliler, annesiyle ilgili hasta yatış formları doldurulurken her şeyi ona soruyorlardı. Annesinin önceden geçirdiği hastalıkları, evden getirdiği ilaçları, ailede olan hastalıkları, alerjisi olup olmadığı gibi… Annesinin nelere dikkat etmesi gerektiğini ona anlatıyorlardı. Ne zaman yiyecek, ameliyata nasıl hazırlanacak, ne zaman ameliyata alınacak… Aslında annesi o kadar yaşlı değildi. Anlatılanları anlayabilecek durumdaydı, ama her şeyi Ayşe Hanıma anlatmak daha kolaydı. Nasıl olsa annesinin yanında refakatçi olarak kalacaktı. Ayşe hanıma annesine refakat ederken oturabileceği bir sandalye gösterilmişti.
Annesinin bazı tetkikleri vardı. Tetkik üniteleri daha sakin diye hastanın tetkiklerini gece yaptırmak gerekiyordu. Hastanenin alt katlarında dolaşık yerlerdi. Gece görevli sayısı az olduğu için Ayşe Hanımın eline kâğıtları tutuşturarak, annesini tekerlekli sandalye ile kâğıtlarda yazan tetkikleri yapmak üzere gönderdiler. Ayşe Hanım sora sora Bağdat bulunur hesabı, labirent gibi koridorlarda araya araya ilgili yerleri buldu, bir şekilde tetkikleri yaptırdı.
Ameliyat öncesinde Ayşe hanımın eline bir reçete tutuşturdular, bir malzeme lazımdı ve hastane deposunda yoktu. Bir koşu medikalden alsın diye… Ayşe Hanım medikalden istenilen malzemeyi almak için epey dolaşmak zorunda kalmıştı. Artık malzemeler de tamamdı, ameliyata annesi alınabilirdi.
Ameliyat öncesi bir form getirdiler, ameliyatla ilgili açıklamalar yazılıydı. Ayşe Hanıma, annesinin yakını olarak formu okuduğunu, anladığını ve yazanları kabul ettiğini yazarak imzalamasını istemişlerdi. Oda öyle yaptı yazdı. Ama formu okumaya çalıştığında pek bir şey anlamamıştı. Annesinin ameliyatı için bu şartı. Annesi kızım o ne diye sorduğunda, anne ameliyat olmana izin vermek için bir kağıt, aydınlatılmış onam formu diyorlar dedi. Gerçi ameliyatla ilgili hiç de aydınlanmamıştı. Ama yine de onam vermişti.
Allaha şükür annesi ameliyattan çıkmıştı. Durumu iyi görünüyordu. Biraz ağrıları vardı ama o kadar olacaktı. Doktoru ameliyathaneden çıktıktan sonra, hastayı ziyaret etmiş, ameliyatının iyi geçtiğini söylemişti. Ayşe Hanım çok sevindi ve minnettarlığını tekrar tekrar ifade etti. Saat epey ilerlemiş, akşam olmuştu. Doktor hastanın tedavisini yazarak servis görevlisine verdi. Biraz sonra yine Ayşe Hanımın eline bir kâğıt tutuşturulmuştu. Bir reçete, bir ilaç hastane eczanesinde yoktu, bir koşu nöbetçi eczaneden alsın diye… Annesi içindi, itiraz edemezdi, gece olmuş olsa da, nöbetçi eczane şehrin başka bir semtinde olsa da… Neyse ki onu da başarmıştı. Bir şekilde annesinin tedavisi için koşturuyordu.
Görevli annesinin serumları bittiğinde haber vermesini, idrar torbasını boşaltmasını, şu saat geldiğinde yemek yedirmesini, evden getirdiği kronik hastalıklarının ilaçlarını hangi zaman içirmesi gerektiğini, ne zaman annesini yürütmesi gerektiğini sıkı sıkı tembih ediyordu.
Sonuç olarak, Ayşe Hanım, annesine refakat edebilmek için çocuklarını başkalarına bırakmıştı. Hastaya anlatılması gereken her şey Ayşe Hanıma anlatılmıştı. Annesinin yanında rahat edebileceği bir imkânı yoktu. Hastanenin sağlaması gereken ilaç ve malzemeler Ayşe Hanımın katkılarıyla sağlanmıştı. Ayşe Hanım tetkikler için, hastayı hastanede dolaştırmaktan bitap düşmüştü. Hastanın serum ve ilaçlarını takip etmiş, hastayı yürütmüş, yedirmişti vs… Elbette yapacaktı, annesiydi, cennet annelerin ayağının altında değil miydi?
Bakalım bu hikâyede kaç yanlış var? Ayşe Hanım Refakatçi mi? Yoksa hastanenin gönüllü çalışanı mı?
Refakatçinin zorunluymuş gibi olmaktan çıkıp, sadece hastaya moral vereceği günlere…