Koronalı Günlerde Hastaneye Gitme Niyeti

Posted by: Sedat Bostan 4 yıl, 6 ay ago

Bir kriz ortaya çıktığında normal şartlar altındaki birçok ihyacımızı öteler, öncelikle krizi çözmeye odaklanırız. Covid-19 pandemisinde de aynı şeyi yaptık ve doğru yaptık. Sosyal, ekonomik ve sağlık sistemimiz öncelikle pandemiyi kontrol altına almayı önceledi. Nisanın 25’inden itibaren gelen yeni vaka ve iyileşen sayıları krizin kontrol altında olduğunu bize gösterdi. Tedbirsiz davranıldığında yangının tekrar alevlenmesi mümkün olmakla birlikte, yangın kontrol altında ve söndürülme çabaları devam ediyor. Elbette yangının söndürülmesi yetmeyecektir. Daha sonra soğutma ve canlandırma çalışmaları devreye girecektir.

Sosyal ve ekonomik alanda, bulaş riski devam etmesine rağmen normalleşmeye yönelik adımlar, ihtiyatlı bir şekilde atılmaya başlandı. Aynı normalleşme çabalarının krizin ana karargâhı olan sağlık sistemi ve hastanelerde de atılmasına acil ihtiyaç olduğu söylenebilir.   

Gözlem ve araştırmalarımız gösteriyor ki, daha önceden hastanenin yanından geçerken veya sosyalleşmek için hastaneye gidenlerin hiçbiri hastaneye uğrama fikrine yanaşmıyor. Hasta ziyaretleriyle dostluklarını göstermek isteyenlerde hastanenin yanından geçmiyorlar. İlaç yazdırmak veya bir uğrayıp şu kolesterolüme baktırayım diyenlerinde aklından hastane geçmiyor. Bir takım hafif rahatsızlıkları olanlar, bu rahatsızlıkları biraz ilerleyenlerde hastaneye gitmeyi öteliyor. Hastalığı ciddileştiği, hatta normal şartlarda hastaneye acilden girecek durumda olanların bile nerdeyse yarısı hastaneye gitmek istemiyor. Bu günlerde insanların, beklide yarısı, hiçbir şekilde hastaneye uğrama niyetinde değiller.

Pandeminin sağlık hizmeti talebinden caydırmaya yönelik etkisi özellikle kadınlar ve bekarlar üzerinde daha fazla hissediliyor. Evli ve ailesiyle birlikte olmak kişilerin ruh sağlıklarına iyi geliyor. Cavid-19’un toplum üzerinde doğurduğu kaygı her kesimde hissedilmekle beraber, özellikle koronalı hastalarla karşılaşanlar veya bir yakını korona hastası olanların kaygı düzeylerinin daha yüksek olması anlaşılabilir.

Yine kronik hastaların ve covidli hastalarla ilişkili olan kişilerin sağlık hizmeti taleplerinin daha ileri derece olduğu düşünülmelidir. Pandemi sürecinde normal yaşamını değiştirip evde kalan insanların önemli bir kısmında değişik düzeylerde anksiyete ve depresyon olmasını tahmin etmek şaşırtıcı olmayacaktır.

Bütün bunlar göz önüne alındığında; Covid-19 pandemisi sürecinde, hem normal hastaları korumak, hem de covidle mücadeleyi güçlü kılmak için, çok yerinde olarak, normal hastalara zorunlu olmadıkça hastaneye gitmemeleri çağrısı yapılmıştı. Görüldüğü gibi vatandaşlar bu çağrıya hastalık risklerini yüklenerek olumlu cevap verdiler. Fakat normalleşmeye başlanılan yeni süreçte, hastaların sağlık risklerini daha fazla yüklenmeleri, hem hastalar, hem sağlık sistemi ve hem de toplumun sağlık düzeyi açısından önemli sorunlar doğuracaktır.

Yerel sağlık sistemi yöneticileri illerinde covid-19’la mücadelede önemli bir başarı sağlamışlardır. Şimdi bu başarıyı normalleşme sürecinde ve giderek artan hastalık yükü riskinin yönetilmesinde göstermelidirler. Bir an önce, illerde bir kısım hastaneler covidden ve covidli hastalardan arındırmalıdır. Başta acil, kronik ve takip sürecinde olan hastaların, hastanelere kontrollü bir şekilde başvurmaları sağlanmalıdır. Pandemi süreçinde önemli bir gurubu, anksiyete ve depresyon yükleri yükselen bireylerler oluşturmaktadır. Bunlara yönelik acil psikolojik destek mekanizmaları geliştirilmelidir.

Ayrıca pandemi süreçi bize sağlık sisteminin tele-tıp teknikleriyle takviye edilmesi gerektiğini çok aşikâr bir şekilde göstermiştir. Güçlü bir tele-tıp altyapısı, sağlık kuruluşlarımızı, hekimlerimizi ve hastalarımızı kriz dönemlerinde çok fazla rahatlatacaktır. Böylece kriz sonralarında ortaya çıkabilecek sağlık hizmeti talep patlamaları kontrol altına alınabilecektir.

Sağlık Bakanımız Sayın Dr. Fahrettin Koca Beyefendi ve onun yönetimindeki sağlık sistemimizin covid-19’la mücadelede gösterdiği performansı, sağlık sisteminin normalleşme sürecinde de göstereceğine olan inancımız tamdır.

Gayret bizden (sağlık sistemi bileşenleri ve toplum), tevfik (başarı) Allah’tandır.