Cronavirüsü bütün dünyayı sararak pandemiye dönüştü. Avrupa ülkelerinde salgın haline gelirken, Çin’de giderek hastalığın ateşi düşüyor. Çin bilim insanları üç-dört aylık hastalıkla savaş esnasında hastalık etkeninin tanınması, hastalık süreçlerinin tespiti ve tedavisine yönelik çok değerli bilgileri dünya ile paylaşarak bilim dünyasına önemli bir katkı yaptı.
Coronavirüs salgınının kontrollü bir şekilde pik yaparak gerilemesini sağlamak hedefleniyor. İngiltere ve ardından Hollanda diğer ülkelerin aksine hastalığın doğal seyrine çok fazla müdahale etmeme yaklaşımı benimsediler. Toplumlarını bilgilendirip, sosyal mesafe ve izalasyonu sağlayacak şekilde bir takım tedbirler aldılar ve olayı doğal akışına bıraktılar. Özellikle İngiltere’nin yaklaşımı “bazı sevdiklerimizden vedalaşmak/ yaşlı dostları terk etmek” şeklinde yorumlanıyor. Bu farklı yaklaşımın faturasının ne olacağı merak ediliyor.
Ülkemiz coronavirüs pandemisiyle mücadelesindeki başarısını sürdürüyor. Bir hafta önce ilk dış kaynaklı vaka tespitiyle başlayan enfekte süreç, yüz civarında tanılanmış vaka, bir ölüm olayı ve binlerce karantinaya alınmış şüpheliyle salgının gelişim süreci kontrollü devam ediyor. Sağlık Bakanı, bilim kurulu, hekimlerimiz ve sağlık ekiplerimiz fedakarca çalışıyor. Toplumumuz duyarlılığı ve tedbirlere riayet etmesiyle, inşallah, bu salgın afetini en kısa sürede, en az hasarla atlatırız.
Coronavirüsle mücadelede önemli olan “sosyal mesafeyi” oluşturmak ve hijyen kurallarını uygulayarak virüsün bulaşmasını engellemek. Bunun için bizler ellerimizi, yüzümüzü, ağız, burun gibi boşluklarımızı düzenli ve sürekli temizlemeliyiz. Sonrasında ise mümkün olduğu kadar insanlarla teması azaltmalı ve aramıza mesafe koymalıyız. İnancımız gereği yapmamız gereken el-yüz, ağız-burun, beden temizliğini, yani abdest almayı, benzer şekilde virüs bize ve dünyaya yaptırıyor. Kültürümüzün bizden istediği evimizi ve aile hayatımızı öncelemeyi de virüs tehdidiyle yapar olduk. Virüsle mücadelede alınan birçok tedbir ve yapılan öneriler bütün kötü alışkanlıkları bırakıp sağlıklı yaşamanın, temiz havada spor yapmanın ve vücut direncini geliştirmenin ne kadar önemli olduğunu bize gösterdi.
Kontrolsüz ve bütün gün ekranlarda sunulan coronavirüs haberleri toplumda korku ve endişeyi artırıyor. Konunun herhangi bir noktasında uzman olmayan, ekranların müdavim konuşmacılarının ilgi çekmek ve izlenme oranlarını yükseltmek amacıyla yaptıkları spekülatif konuşmalar endişe ve korkuları derinleştiriyor. Medya organlarının ve sosyal medya kullanıcılarının durumun nezaketine uygun olarak sosyal sorumluluk ilkelerine uygun hareket etmeleri, paylaşımlarda bulunmaları coronavirüs salgınını toplumsal ruh sağlığı açısından sağlıklı geçirmek adına çok önemli olduğu anlaşılmalıdır.
Biliyoruz ki her musibet günahların, hataların, cinayetlerin neticesi, mükafatın ise mukaddemesi, fırsatı, başlangıcıdır. Yine, her umumi bela, felaket, salgın, umumi hataların bir sonucudur. Allah bize zulmetmez, bizim kendi ellerimizle yaptıklarımızı karşımıza çıkarır. Dünyanın dört bir yanında batının zalimlerinin, doğunun münafıklarının yaptıkları zulümlerden mazlumların ahları göklere yükselirken, hakkın yanında olanların himmetsizlikleri, yüreksizlikleri ciğerleri dağlıyor.
Bu musibet, evlerimize çekilip kendimizi, hayatı, ölümü ve varlığı sorgulamak için bize fırsat veriyor. Musibeti fırsata, rahmete dönüştürmeye bakmalı. Belki de en temel soruları kendimize yeniden sorup cevaplamaya çalışmalıyız. Nereden geliyorum? Nereye gidiyorum? Ben kimim? Bu hayatta görevim ve misyon ne?
Allah’ım içimizdeki akılsızlar yüzünden bizi helak etme (Amin).