Yaşadığımız yüzyılda insanlık bilimsel bilgi üzerinden ilerlemektedir. Bilimsel bilgi bilim insanları tarafından daha çok üniversite ortamlarında üretilir. Bilginin ürüne dönüşmesiyle ekonomik ve sosyal hayat şekillenir. Bu yazımda, gerekli kurumsal izinleri alarak Kardiyolog Prof. Dr. Ahmet Kaya hocayla birlikte, üniversiteler arası elektronik iletişim ağı üzerinden, kamu ve özel üniversitelerde, 2021 yılında gerçekleştirdiğimiz, bir araştırmanın sonuçlarını sizlerle paylaşacağım.
Bu araştırmada bilimsel bilgi üretimiyle sorumlu olan akademisyenlerin bilimsel araştırma yapmaya yönelik motivasyonları, yoğunlukları, bilimsel araştırma yapma imkânları ve kişisel yetkinlikleri sorgulanmıştır.
Araştırmaya gönüllü olarak kamu ve özel üniversitelerden 278’i Dr. Öğretim Üyesi, 177’i Doçent, 171’i Profesör ve 141’i fen, 265’i sağlık ve 220’si sosyal alandan toplam 626 akademisyen katılmıştır.
Öğretim üyelerinin bilimsel araştırma yapma motivasyonlarını sorgulayan ifadelerde %87’si araştırma yapmaya istekli olduğunu, %82’si bilimsel çalışma yapmak için ciddi çaba harcadığını ve %70’i kariyer gelişimi için bilimsel çalışma yaptığını ifade etmiştir.
Yoğunluk açısından incelendiğinde öğretim üyelerinin %79’unun bilimsel araştırma yapmak için yeterli zamanı olduğunu, %41’i ders yoğunluğu, %43’ü yönetsel yoğunluğu bulunduğunu ifade etmiştir.
Bilim insanlarının %53’ü tamamen, %27’si kısmen, bilimsel çalışma yapmak için gerekli maddi destek sağlayacak kurumların yetersiz kaldığını ve %65’i tamamen %23’ü kısmen, bilimsel çalışma yapmak için maddi destek alamadığını beyan etmiştir.
Öğretim üyelerinin %45’i tamamen, %29’u kısmen, bilimsel çalışma yapmak için etik izin alma süreçlerinin bezdirici ve geciktirici olduğunu ve %48’i tamamen, %27’si kısmen, bilimsel çalışma yapmak için kurumsal izin alma süreçlerinin bezdirici, geciktirici ve engelleyici olduğunu ifade etmiştir.
Akademisyenlerin %52’si tamamen, %20’si kısmen, bilimsel toplantılara katılmak için yeterli ekonomik destek bulamadığını, %69’u tamamen, %17’si kısmen, bilimsel yayın teşviklerinin, %79’u tamamen, %17’si kısmen, bilimsel yayın teşvik düzenlemelerinin yetersiz olduğunu ve %42’si tamamen %26’sı kısmen, bilimsel çalışmalarının kurumsal yönetimler tarafından takdir görmediğini belirtmiştir.
Öğretim üyelerinin %65’i tamamen, %20’si kısmen, mevcut akademik teşvik sisteminin bilimsel çalışma yapmayı teşvik etmediğini ve %86’sı tamamen, akademik sistemin bilimsel çalışma yapmayı özendirmediğini vurgulamıştır.
Öğretim üyeleri, bilimsel çalışma yapma yetkinlerinden makale yazımı, proje yazımı, istatistik ve bilimsel araştırma yöntemleri konularındaki bilgi ve becerilerinde bazı eksiklikler olduğunu ve %56’sı tamamen %21’i kısmen, yabancı dilde yayın yazamadığını beyan etmiştir.
Bu resmi yorumlarsak, bilimsel gelişmenin neferleri olan öğretim üyelerinin, bilimsel çalışma yapmak için motivasyonlarının olduğu, kısmen ders ve yönetsel yoğunlukları olsa bile yeterli zamana sahip oldukları ve bilimsel çalışma yapma yetkinliklerinde, yabancı dil hariç, iyi oldukları söylenebilir.
Bununla beraber, bilimsel çalışmalara maddi destek verecek kurumların, düzenlemelerin kısmen yetersiz kaldığı, öğretim üyelerinin bilimsel çalışma yapmak ve bilimsel toplantılara katılmak için maddi destek bulmakta zorlandıkları, bilimsel çalışma yapmak için gerekli etik ve kurum izin süreçlerinin bezdirici olduğu anlaşılmaktadır. Mevcut akademik sistemin ve akademik teşvik sisteminin bilimsel çalışma yapmayı özendirmediği, bazı kurumsal yönetimlerin bilimsel çalışmaları yeterince takdir etmediği söylenebilir.
Gelecek bilimsel gelişme ve bu gelişmeyi teknolojiye çevirme becerisiyle şekilleniyor. Ülkemizin her iline, hatta ilçelerine yayılmış yükseköğretim kurumlarındaki öğretim üyelerinin uzmanlık alanlarında daha fazla bilimsel ve inovatif bilgi üretmesini sağlamak zorundayız. Bunun için öğretim üyelerimizi daha fazla maddi ve manevi desteklemeliyiz. Gayret bizden tevfik Allah’tan…